Etrafta neler olup bittiğini
anlamaya çalışırken, yaşlıca bir adamla genç bir delikanlı beni ezmeden
yanımdan geçip ağacın altına, yere oturdular. Delikanlın başı benim gibi öndeydi.
Suçluymuşçasına bir havası vardı. Yaşlı adam daha rahat görünüyordu ama biraz
sinirli gibiydi. Sesini ayarlamaya çalışarak konuşmasından bunu
anlayabiliyordum. Dedi ki: “Evlat, sen bir tarafsın. Tarafsın derken, kimseye
karşı değilsin ama sen bir tarafsın. Sen Tanrı’nın tarafındasın. Yürüdüğün yola
sen ihanet edersen, yollar seni nasıl beslesin, büyütsün? Seni nasıl taşısın
aydınlığa? Nasıl güvensin sana? Ya sen nasıl güveneceksin kendine? Bu işin
buçuğu olmaz. Ayrıca buna mecbur da değilsin. İster yap, ister yapma ama kıvırıp
durma.” Bunu söyledikten sonra cebinden filtresiz bir sigara çıkarttı, yaktı.
Delikanlı suçunu bilir gibi başını öne eğmiş, el parmaklarını eğip büküyordu.
Belli ki zor durumdaydı. Yaşlı adam sesini biraz daha sertleştirerek “Anladın
mı söylediğimi, ses etsene!” dedi. Delikanlı o zaman ilk defa konuştu. “Evet
anladım. Ama ben de bir insanım en nihayetinde, bazen hata yapabilirim.” Yaşlı
adam bir elini toprağa dayadı, burnunu delikanlının kulağına sokana kadar ona
yaklaştı. Nefesi boynuna ulaşınca delikanlı olduğu yerde omuzlarını korkuyla
içeri doğru çekti. Yaşlı adam dişlerini sıkarak, “Ulan deyyus! Hata dediğin
yanlışlıkla yapılır. Bile bile yaptığına hata değil ibnelik denir!” Bu sözden
sonra ikisinden de bir daha ses çıkmadı. Delikanlı söyleneni anlamış olmalıydı
ki sessizce başını salladı. Az sonra da kalkıp gittiler.
Onların gitmesiyle etraf tekrar sessizliğe
gömüldü. An be an doğrulan başım topraktan milim milim ayrılırken insanların
dünyadaki hallerini düşünmeye başladım. Onlar da, ben de, şu ılgın ağacı da,
onun üzerinde şakıyan kuş da dünyaya Tanrı için gelmişken, o yoldan ayrılmaya, bataklıkta
çürümeye ne gerek var? Tohumsan yeşereceksin. Ağaçsan gölgeni, yemişlerini,
yapraklarını sunacaksın yaşama. Göklerde uçan bir kuşsan şarkını söyleyeceksin.
Ve eğer insansan, dünyada
yaşarken kendi aslını bileceksin. Bu yolun ve yolculuğun kıymetini bileceksin. Kendine
ihanet etmeyerek yoluna ihanet etmeyeceksin. Sevmeyi bileceksin ve seveceksin. Seçimlerin
kendine veya dünyaya zarar vermeyecek. İçinden çıktığın bataklığa tekrar
girmeyeceksin. Kör bir insan yolda yürürken yanlışlıkla bataklığa girebilir ama
gören ve bilen insan göz göre göre bataklığa, hem de içinden çıktığı aynı
bataklığa giriyorsa, işte o zaman bu hata değildir. Bu bataklık sevdasıdır. Ve
bir insanın içinde hem bataklık hem aydınlık aynı anda yeşermez.
Aslıhan Özen
Aslıhan Özen
müthişş.. aydınlıklar olsun hep emi!
YanıtlaSilTeşekkürler Başak : )
YanıtlaSil