17 Aralık 2012 Pazartesi

Askerler

Çorum'un Osmancık İlçesi'ndeki Askerlik Şubesi'nde nöbet tutan, 20 ve 21 yaşındaki iki asker arasında çıkan tartışma kanlı bitti. Ellerindeki piyade tüfekleriyle birbirlerine ateş eden askerlerden biri yaşamını yitirdi, diğeri yaralandı. Çorum Vatan Gazetesi 17 Aralık 2012
  
Akşam haberlerinde yer alan, askerde bir araya gelen iki gencin hayat hikâyesi... Nöbet tutmaya başlıyorlar. Aralarında bir nedenden sorun çıkıyor. 20 yaşındaki arkasını dönüp giderken, 21 yaşındaki silahını ateşliyor, onu arkasından, tam kalçasından vuruyor.  Vurulan yere düşüyor. O da can havliyle silahına sarılıp rast gele ateş ediyor. 21 yaşındaki iki kurşunla vurulup orada ölüyor. Kalçasından vurulan hastanede şimdi.

Bir sene arayla annelerinin rahminden dünyaya doğan iki genç askerde birbirilerini vuruyor. Doğduktan bu yaşa gelene kadar ne kadar çok aşağılanmışlardır kim bilir. İçlerinde oluşan yetersizlik, küçük düşme korkusu kim bilir ne büyüktü ki genç yaşlarında ellerine bir silah alınca onu güç belleyip, bir kavgada kullandılar. Bu mahalle arası bir kavga olsaydı yumruklaşırlardı veya birinin üzerinde bıçak varsa bıçak çekebilirdi. Ama ellerine aldıkları silah onlara daha büyük bir güç vermiş olmalı ki biri öldü, diğeri hastanede.

Hastanedeki gencin daha sonra yaptığı açıklamaya göre, aynı kızı seviyorlarmış. Yani sevgi adına birbirilerini vurmuşlar. İnsan insanla olan problemini çözemedi… Çünkü kendisiyle olan problemleri çözemedi henüz. Korkuları, aşağılık duyguları, sahiplenme duyguları, değersizlik hissi o kadar büyük ki sevgiyi perdeliyor, insan kendi gerçeğini bilemiyor bir türlü. Kim ölü kim yaşıyor belli değil bu dünyada.

Aslıhan Özen

15 Aralık 2012 Cumartesi

Kaza

Bu gece zamansız kapı çaldı.
Şaşırdım.
Kapının otamatına basarken görüntüye baktım kim geldi diye.
Saçları yüzünü örtmüş zayıf bir kız vardı apartmanın kapısında.
Sensin sandım.
Ağlıyorsun,
Ağlanmanın verdiği cesaretle en nihayet geldin sandım.
Kalbim heyecanlandığının işaretini verdi.
“Olabilir mi?” dedim kendi kendime.
Sanırım o sırada gözlerimi kocaman açmıştım.
Bütün yüzüm tek bir göz gibiydi.
Evin kapısını açtım.
Asansörün ışığına baktım.
Bir alt katın ışığı yanıyordu.
“Katı şaşırmıştır,” dedim.
Az sonra alt katta asansörün kapısı açıldı.
Hiç de sana benzemeyen bir kız indi.
Fiziği biraz anımsatıyordu ama huyu sana benzemiyordu bence.
Sen olmadığını anlayınca biraz ters baktım sanırım.
“Bilmem kimlerin evi neresi?” dedi.
“Bilmiyorum!” dedim çat diye kapadım kapıyı.
O beni geçimsiz, suratsız bir komşu sandı.
Ben onu sen sandım.
Kabalığımın arkasında hayal kırıklığı vardı aslında.
Nerden bilsin kızcağız. Anlayamadı, biraz da suçlu gibi gitti.
E ben de ne yapayım.
O sırada başka bir şey yaşıyordum.

Aslıhan Özen

11 Aralık 2012 Salı

Yaratmak


Düşünceni değiştirirsen yaşamın değişir. Düşünceler, hayaller yaşamı cennet veya cehennem yapabiliyor. Aslında bu sadece bir seçim meselesi. Cehennemi seçip "Bu ateş de ne?" dememeli insan. Seçim cennetten yana olunca sevgi, özgürlük, huzur insanın tüm hücrelerinden önce kendine sonra yaşama akıyor. Sanıldığından çok daha basit bir seçim bu. Senaristin de oyuncunun da insanın kendisi olduğu yaşamda, Tanrı insana sonsuz sevgisiyle sonsuz özgürlük vermiş. Hiç bir şeye müdahale etmiyor. Mutluluğu da mutsuzluğu da insan kendisi seçiyor, yaratıyor ve yaşıyor. Her sabah açılan gün boş bir tuval, düşünceler ve hayaller elimizdeki fırça, çizdiğimiz resim ise seçimlerimiz ve sonuçları. Düşünceni değiştirirsen yaşamın değişir...

Aslıhan Özen
Dert etmezsen derdin olmaz.

Aslıhan Özen

3 Aralık 2012 Pazartesi

Sonsuz

Sevgi özgürlüktür.

Kadın, erkek kimseyi kıskanmadığın,
Öfkenin seni yakmadığı,
Hiçbir şeyden korkmadığın,
Hiçbir şeye ve hiç kimseye bağımlı olmadığın,
Sakin, altın bir göldür sevgi kendi içindeki.
İstediğin zaman kenarında oturduğun,
İstediğin zaman ayaklarını altın sularına usulca soktuğun.

Sevgi kendi içindeki çeşmeyi bilmek
Açıp kana kana içmek ve içmektir.
Artık bir daha susuz kalmayacağını bilmendir.
Yıllar önce kalbine ektiğin tohumun nihayet meyve vermesidir.
Önce kendine yetmek
Sonra artmaktır.

Kendine temas ederek Tanrı’ya temas etmektir.
Yaşama değmek
Erimek
Toprağa
İnsana
Hayvana karışmaktır.
Yaşamın, senin içinde sonsuz akması
Hiçbir zaman ölmeyecek olmandır...

Aslıhan Özen