22 Eylül 2015 Salı

Kalabalık bir marketin kasasında sıramı beklerken, kasada çalışan kızın yüzünün asıklığı ve bir hanımla konuşması dikkatimi çekti. Bir önceki müşterinin kendisine yaptığı haksızlıktan dolayı sinirleri bozulmuştu. Ve durup buna üzülecek vakti olmadığı için hem işini yapıyor hem üzülüyordu. Sıra bana gelince ne olduğunu sordum. Anlattı. Adam kaba davranış, emretmiş, suçlamış... Benim başıma gelse belki benim de takılacağım ama oyunun dışında olunca berrak bir şekilde görebildiğim için cümlelerimi sıraladım: "Bu seninle ilgili değil, yapanla ilgili. " ( Bu sırada aklıma Buda geldi ) Fakat kız takılmış, ağlamaklı kendi hikayesini tekrarlıyordu. Bir kadın daha söze girdi, o da benim söylediklerime benzer şeyler söyledi. Sonra hayat zor, insanlara katlanılmıyor, bu yüzden emekli oldum filan demeye başladı. Kasadaki kız da ona katıldı. Ben hala diyorum ki; "Boşver, bir dakika bile üzülmene gerek yok. Seninle ilgili değil." Kız devam etti; " Başım ağrıyor bu iş yüzünden, psikoloğa gittim, bana hiç bir şeyi senden önemli değil," dedi. Hah iyi demiş dedim. Boşver. Kız boşveremiyor. Canı sıkılmış. Sayısı fazla olan poşetleri alıp uzaklaştım. Kız hala bir çok müşterinin  onu eskiden tanıdığını, aslında ne kadar iyi olduğunu anlatıp, suçsuzluğunu kanıtlamaya çalışıyordu. 

Akşam evde kendime dedim ki; insan kendine haksızlık etmezse, başkalarının yaptığına hiç takılmaz. Sonra aklıma kendime ettiğim bir haksızlık geldi. Bir daha bunu yapamayacağımı fısıldadım kendime. Göz yumduğumuz, kendimize yalan söylediğimiz, mış gibi yaptığımız, kendimize haksızlık etmek için başka insanları kullandığımız, sonra da başkalarına kızdığımızı gördüm. Kısa metrajlı, içi dolu bir filmdi düşüncelerim.