4 Ocak 2013 Cuma

Dünya halleri

Aynı uçakta olmalarına rağmen uçağın ön tarafın oturan, diğerlerinden daha kaliteli yemekler yiyen, kalkışta şampanya içen, uçak inince kalabalığın arasında ezilmeyip uçaktan ilk inen kişilerle, cebindeki paranın azlığından dolayı daha arkada oturan, çoğunluğun yediği yemeği yiyen, inerken dar koridorda ezilen insanlar, tüm dünyanın çatısını oluşturan gökyüzünde yolculuk yapıyorlardı. O sırada yağmaya başlayan yağmur yeryüzüne düşerken dokunduğu toprakları yeşertmeye başladı ve hemen ardından açan güneş tüm insanlığı ısıttı.

Hostes, ön taraftaki “ayrıcalıklı” bölmeyi ayıran perdeyi araladığında, otuz iki dişi görünüyordu. Arkaya doğru yol aldıkça dört dişini kapattı, yirmi sekiz dişi görünmeye başladı. Çocuğunu tuvalete götürmek için ayağa kalkmış, öne doğru yürümeye yeltenen bir kadına doğru yaklaşıp, yirmi sekiz dişiyle onları arka taraftaki tuvalete yönlendirdi. Ön taraf zenginlerin, arka taraf zengin olmayanların tuvaletiydi çünkü. Aslında iki tuvalet arasında bir fark yoktu ama kimin nereye sıçacağına kişinin cebindeki paraya göre karar veriliyordu. Çocuk ve annesi arkaya doğru yürümeye başladılar. O sırada çocuk bir eliyle gökyüzünü göstererek sevinçle annesini cama doğru çekti. Ön taraftakiler de dahil olmak üzere herkes camdan dışarı baktı. Gökkuşağı çıkmıştı. Uçağın ağır metal gövdesi gökkuşağını yararak yoluna devam etti. Herkes önüne döndü.

O sırada yeryüzünde yaşlı bir adam, kendi gibi yaşlanmış davarlarıyla toprağı sürüyordu. Uzaktan ona su getiren oğlunu görünce durdu. Cebinden baba yadigârı eski bir kumaş mendili çıkartıp alnındaki teri sildi. Mendil ıslandı. Uçak gürültüyle yaşlı adamın ve tarlanın üzerinden geçip gitti. Uçağın ön tarafındakiler kendilerini önemli ve değerli, arka taraftakiler kendilerini önemsiz ve değersiz hissederken, tarlayı süren adam oğlunun getirdiği suyu kuruyan boğazından döktü. Davarlar için ayırdığı suyu önlerine koydu. Onlar da içtiler.

Aslıhan Özen

3 yorum:

  1. bize kendimizi değersiz hissettiren kendimiziz.
    business class'takilere benim de aklım ermezdi ama galiba işleri acele olduğu için, cırt pırt gitsinler diye kimseyi beklemeden, kalabalık olmasın diye o şekilde seyahat ediyorlar, haftada 5-6 kez uçağa bindiklerinden olsa gerek.

    demesi kolay da perdenin arkasını merak ediyorum da değil yani : )

    YanıtlaSil