Nud, 44 yıl önce dünyaya erkek
olarak bedenlenmiş bir melekti. O da her insan gibi dünya oyunu içinde melek
varlığını hatırlamıyordu. Zaten dünyaya bunu hatırlamaya ve içindeki meleği
dünyada yaşarken bilmeye, ışıldatmaya gelmişti.
Günlerden bir gün nehirde kayığıyla
yol alırken, kendisinden ve hayatından memnun olmadığını düşündü. Bir yol
ayırımında olduğunu, artık bir seçim yapması gerektiğini biliyordu. Bunu
düşünmesiyle birlikte nehir aniden ayrıldı ve önünde iki yol açıldı. Şaşkınlık
içinde neler olduğunu anlamaya çalışırken, yollardan birinin sağa, diğerinin
sola gittiğini gördü. İki yolun da sonunda nereye varacağını bilmediği için
seçim yapmakta zorlanıyordu. Küreğine asılıp tüm hayatını değiştirebileceği
tarafa tam dönecekken, içindeki insan olma güdüsü daha ağır bastı ve Nud tek
bir farkla her zaman gittiği tarafa gitmeyi seçti. Bu sefer kürekleri daha
yavaş çekeceğini söyledi kendisine. Böylece daha dikkatli olacaktı ve yolda
karşısına kayalıklar çıkarsa onlara çarpmayacak ve kayığı parçalanmayacaktı.
Nud’un o an görmediği, görmek
istemediği bir şey vardı. Yolu onun seçimiydi. O seçimini değiştirmemişti.
Sadece aynı yoldan başka bir hızda gitmeyi seçmişti ve ilerledikçe eski hızına
ulaşması kaçınılmazdı. Hayatını değiştirebileceği diğer tarafa göz ucuyla
baktı. İçinden “O tarafta ne olduğunu bilmiyorum. Ne de olsa bu tarafa
alışığım…” Dedi ve her zaman gittiği tarafa doğru, daha yavaş bir hızla yola
koyuldu…
Aslıhan Özen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder