4 Ekim 2012 Perşembe

Pusula

Eğer ne yaşayacağımızı önceden bilseydik, yaşam denen oyun olmazdı. Tıpkı saklambaç oynarken nereye saklandığımızı ebe bilseydi saklanmamıze gerek kalmayacağı gibi. O zaman oyun bozulurdu, olmazdı.

Yine de biz dünya gezegenine inmeyi seçince, Tanrı hepimizin kalbine bir pusula yerleştirdi. Bu pusula aslında çocukluğumuzda çok net bildiğimiz ama büyüdükçe unuttuğumuz araçlardan sadece bir tanesidir. Büyürken bozulup, daha sonra eğer seçersek başa dönme yolculuğumuzda o pusulayı tekrar hisseder oluruz. O pusula "İçimden bir ses dedi ki..." diye başlayan cümledir bazen. Bazense hiç sebebini bilmediğimiz halde direksiyonu kırdığımız diğer taraftır.

İçimizdeki ses bazen sosyal ilişkilerden haberler verir, bazen de bize sadece kendimizle ilgili bilgi verir. Ben o bilgiyi okumayı seviyorum. Ama bunun için insanın kendine dürüst olması ve pusulasının hep Tanrı'yı - Sevgi'yi göstermesi gerekiyor. Yoksa okuduğumuzu sandığımız şey bizi aslında yolun kenarına atıyor ve bunu da görebilmek için yine kendimize dürüst olmamız gerekiyor. Neyse... Benim pusulam bugün bana bir şeyler diyor. Kafa karışıklığı okumaya engel, berrak olmak lazım. O yüzden ancak gecenin bu zamanı biraz daha seçebilir oldum onu. Şuna benzer şeyler diyor: "Al sana bir sürü fırça. Renkler de sonsuz sayıda. Elindeki palete kendinle ilgili ne çizmek istersin?" Kişiye özel bir cevap olduğu için buraya yazmak istemiyorum. Pusulam öyle dedi. Cevap kalbimde, Tanrı'yla, yani en yakın dostumla benim aramda.

Aslıhan Özen


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder